SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

Beynelmilel Malatya Mevzuları!

Beynelmilel Malatya Mevzuları!
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

deybayah@gmail.com

Bizden birkaç minik öykü…

Yazdıklarımın günahı bana; sevabı okuyana…

Gülümsemeniz dileğiyle, esen kalın…

KGB Görüş’e Karşı 

1980li yılların başında merhum gazeteci ağabeyimiz Erhan Kırçuval, o günlerin ‘acar muhabiri’, bugünün sanal medya patronu İsmet Yalvaç ağabeyimizle birlikte ordu komutanıyla röportaj yapmaya giderler. 2. Ordu karargâhı Konya’dan Malatya’ya taşınmıştır. Muhtemelen bunun Malatya’ya sosyal ve ekonomik etkileri üzerine bir haber yapılması planlanmaktadır. 

Hoş geldin ve çay faslından sonra haberde kullanılacak verileri toplamak amacıyla sorular yöneltilir, cevaplar alınır. Arada bir yerde İsmet Abi kumandana 2. Ordunun taşınmasıyla Malatya’ya gelen asker sayısını sorar. -Ki şimdilerde, asker mevcudunu TSK küsüratıyla birlikte her ay kendi açıklamaktadır. Neyse..-

Kumandan merhum Orgeneral Mehmet Buyruk, “Yok oğlum.. O konuda bilgi veremeyiz. Bunlar gizli bilgiler” der. Kuşkusuz kendi açısından bu soruya cevap vermemekte haklıdır çünkü sonuçta askerdir, bu da herhalde güvenlikle ilgili kritik bilgi sınıfındadır.

Bunun üstüne bir de halen dumanı tüten 12 Eylül darbesini ekleyin ki olacak iş değildir hani!

Ama…

Kumandanın bu soruya cevap vermemesi veya verememesi, Erhan Abinin kafasına yatmamıştır, bunu hiç de mantıklı bulmamıştır. Yani Görüş Gazetesi yazacak, sonra bu bilgi düşmanın eline geçecek!.. Duygusunu, derdini, düşüncesini, sevincini, sıkıntısını ifade etmede mizah denen silahı her ortamda kurmakta sakınca görmeyen bir karaktere sahip olan Erhan Abi, İsmet Abiye dönerek, “azarlar gibi” bir ses tonuyla şöyle der:

“İsmet, şimdi seninki iş mi? Bu soru paşama sorulacak soru mu? Sovyetleri birbirine mi düşüreceksin? Şimdi komutan sana bu rakamları verdi diyelim, işte şu kadar asker, bu kadar subay Malatya’ya geldi, diye. Mutlaka  KGB’nin* elinde de bu bilgi vardır. Bunlar araştırıp, karıştırıp bazı rakamlar çıkarmışlardır. Yarın öbür gün KGB’nin başkanı, Brejnev’in** yanına gidip, aldığımız istihbarata göre 'Malatya’daki 2. Ordu'nun bu kadar askeri var' dese; ola ki asabi bir zamanında olan Brejnev’de önüne hem KGB raporunu hem Görüş gazetesini alıp rakamları karşılaştırsa,  bir de rakamlar arasında fark görse, KGB başkanına dönüp ‘siz böyle diyorsunuz ama Malatya'daki Görüş Gazetesi farklı rakamlar yazmış. Hangisi doğru şimdi!..’ diye adamı fırçalasa… Ya da, 'Görüş Gazetesi'nin yazdığına göre 2. Ordu'nun mevcudu azmış. Hadi Malatya'ya girelim' derse ya!.. Olur mu?”

Kumandan, Erhan Abi ciddi ciddi konuşmaya başladığında, koltuğuna yaslanarak “bu adam ne diyor?” kabilinden dinler ama son cümleden sonra o da meseleyi anlayıp kahkahayı atar ve rakamları verir. 

Ama… “Görüşçe” yazılmamak, Ni York Timisce “of dı rikort” kaydıyla. 

Şimdi nereden çıktı bu Ni York Timis meselesi derseniz devamı aşağıda…

* KGB, Sovyet gizli servisi

** SSCB Genel Sekreteri (Devlet Başkanı)  Leonid Brejnev, Erhan Abi Brejnev diye muhatabı isimlendirmiştir ama, dönemin bu görevdeki ismi Andropov'dur, bunu da belirtelim.

Görüş Versus* New York Times 

Malumunuz olduğu üzere Malatya’nın en eski gazetesi Görüş’tür. 1974 yılından beri yayınlanan bu gazetenin bir tarihte Amerikan gazetesi New York Times’la adı anılmış (!) ve bu durum 2009 yılında yayınlanan bir yazıma konu olmuştu. O yazıda mevzuyu şöyle aktarmışım:

“Malatya yerel basınının emektarı Görüş’ün daha önce Amerika’nın New York Times gazetesiyle polemiğe sokulduğunu, Görüş’ün bundan haberdar olduğunu ama Amerikan kastesinin bundan halen haberdar olmadığını biliyor muydunuz?

Olay, Malatya’da 1 veya 2 yerel gazetenin yayınlandığı 70’li yıllarda gelişiyor:

Genç kuşaklara ön bilgi olsun: Gazete siyah-beyaz çıkmaktadır, halen öyle ama renkli çıkan yerel gazeteler de var, teknik zorluklar nedeniyle pek fotoğraf kullanılmamaktadır, o nedenle yazarlarını yakın çevresi dışında tanıyan bile yoktur ve Malatyaspor bugün oynadığı yerde, yani o günkü adıyla 2. Lig, oynamaktadır.

Görüş Gazetesinde Malatyaspor icraatlarını eleştiren yazılar çıkmaktadır. Bu durum Malatyaspor yönetiminin canını sıkar. Konu, yönetim kurulu toplantısında gündeme gelir, “Görüş gazetesi yazıp duruyor, durmadan bizi eleştiriyor, olur mu?” kabilinden sesler yükselir.  Üyelerden biri, küçümser bir ses tonuyla, “almazına”, aman der, “Görüş gazetesi değil mi? Altı üstü kaç tane satıyor? Eti ney budu ney? Yazsın dursun” anlamında bir şeyler söyler.

Bir başka üye merhum Vahap Dayı (Çolak- Şişko Vohop) oturduğu yerden istifini bozmadan aynen şöyle der:

“Niye? Malatyaspor'u Nev York Times mi yazacağdı?”

Vahap Dayı’nın Amerikan gazetesinin adını Türkçe okunduğu gibi, Ni York Taymıs şeklinde değil Türkçe yazıldığı gibi aynen Nev York Times diye telaffuz ettiğini ekleyelim.

Vahap Dayı’nın iletişim fakültelerinde ders olarak okutulması gereken bu ayarının bizim arkadaş ortamında zaman zaman espri konusu olduğu ve Görüş “merkezini”, noluyunuz diye, telefonla aradığımızda “Görüş’te çay içiyig. Niyork Timis’de içecek değilik ya” türünden cevaplar verildiğini belirtelim.

* Versus, karşı demek. İngilterece bildiğimizi göstermek için değil de Google aramasında NY Times editör kadrosu durumdan haberdar olsun diye şey ettik. 

Tecde’de Kaybolan İnek Malatyaspor’a Karşı

Malatyaspor’un fırtına gibi estiği 1980li yılların ortalarında tribünde en çok dikkat çeken taraftar muhtemelen rahmetli Kemal Aslan idi. Nam-ı diğer, Kayış Kemal. Aksakalı ve güler yüzüyle taraftarın “pamuk dedesi” idi Kemal Dayı. Aklımda yanlış kalmadıysa maçları kapalı tribünde izler, İstanbul basınının Adana baskılarında fotoğrafları çıkar, ‘Malatyaspor’un amigosu’ diye başlıklar atılırdı. 

Malatya’da sadece Görüş ve Yeni Malatya gazeteleri yayınlanıyordu. Dönemin teknik şartları gereği fotoğraf basmak (siyah-beyaz fotoğraftan bahsediyorum; renkli düşünülemezdi bile) zor ve masraflı bir iş olduğundan Kemal Dayı’nın resimli haberini sadece İstanbul basınında gördüğümü hatırlıyorum. Yaşlı-başlı insanların futbol maçlarına gelmesi pek rastlanan bir şey değildi, toplum top işini biraz da ‘genç/cahil işi’ sayıyor; belki bu sebeple Kemal Aslan’ın maçlara gelmesi çevresinde garipseniyor, pek doğru bulunmuyordu. 

O yıllar yayınlanan bir haberde “Kemal Dayının gençliğinde de futbolu çok sevdiğini, hasta bir Beşiktaşlı olduğunu ve bu nedenle iki oğluna Beşiktaş efsaneleri Şenol ile Birol’un ismini verdiğini” okuduğumu hatırlıyorum. 

Malatyaspor sevgisi babadan oğula geçiyor olsa gerek ki oğullarından sevgili Birol Aslan da sarı-kırmızılı düşün peşinden hiç ayrılmamış, onunla sevinmiş, onunla üzülmüştür. Halen de öyledir. Belki Malatyaspor’u düşündüğü kadar kendini düşünmemiştir Kemal Dayının oğlu.

Bundan sonraki hikâyenin tanığı-anlatıcısı sevgili kardeşim, basınımızın cevval üyelerinden Güler Hazar…

Bizim Güler genellikle siyasi ve toplumsal haberlerin peşinde koşar, nesli giderek azalan türden bir ‘kastecidir’. Bu işin akademik eğitimini almıştır, bilgilidir, araştırır, okur, takip eder, hatta ‘fikri takip’ eder, haberin taraflarını dinlemeden yazmaz, haber için gece-gündüz ayrımı yapmaz, emeğini Yeni Malatya (cereyansız medya) ve Malatyahaber’in (cereyanlı medya) sayfalarına serer. Yaptığı haber ve röportajlarını bir solukta okursunuz. 

Güler’in futbolla ilgilendiğini pek görmedim, duymadım ama sadece Yeni Malatyaspor’un şampiyonluk maçına gitmişliği vardır. Zaten bu yüzden takılırız kendisine, “Malatyaspor beş sene uğraştı, şampiyon olamadı, sen bir maça gidip takımı şampiyon yaptın. Niye daha önce maçlara gitmedin, bizi beş sene uğraştırdın” diye…

4-5 yıl kadar önce Güler, bir dönem çalıştığı, ofisi Niyazi Mısri caddesinde bulunan Bakış Gazetesinden çıkmış, bir habere gidecektir. Birol’un işyeri de o bölgededir ve Güler’e rastlar. İşten-güçten kan-ter içindedir sevgili Birol ama ‘ezeli ve ebedi derdi’ yine Malatyaspor’dur, o ara kulüpte işler iyi gitmemektedir, bizimki haliyle bu duruma çok üzülmektedir. 

Hazır Güler’i yakalamışken, kendine özgü samimi ve heyecanlı konuşma tarzıyla, başlar sitemine ve de veryansınına: 

“…Abla nasıl gazetecisiniz? Malatyaspor’u niye yazmıyorsunuz, niye takımın durumunu gündeme getirmiyorsunuz? Tecde’de inek kayboldu diye manşet atıyorsunuz, Malatyaspor’u yazmıyorsunuz?”

Güler için, Malatyaspor zaten yabancı dilde bir kavramdır, işin içine “Tecde’de kaybolan inek” girince kafası iyice karışır, “suçluların telaşıyla”, biz öyle bir haber yapmadık diyebilir sadece… 

Sonra anlaşılır ki basınımızın kıymetli gazetelerinden biri (Bakış değil) Tecde’de ineği kaybolan bir vatandaşımızın dramını manşetlerine taşımış, ineğe ancak Yeni Delhi gazetelerinde rastlanacak türden kıymet vermiştir.

Sevgili Birol gardaşım bana kızmasın, Malatyaspor’u da sever sayarız, canımız-ciğerimizdir ama aslında yerel basın dediğin tam da budur. 

Her şeyden önce, bu gazetemiz halkımızın derdiyle dertlenmiş, belki de tek geçim kaynağı olan hemşerimizin sorununu ciddiye almış; üstelik sütü, yoğurdu, peyniriyle (kavurmasını saymıyorum bile) biz insanoğluna binlerce yıldan beri hizmet eden, hakkını ödeşemeyeceğimiz inek hayvanını hatırlamamızı sağlamıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Bülent Korkmaz yazıları